Bakara suresinde 10 parçalı "Âyetul-kursî":
255.
Allah (ki) O’ndan başka tanrı yoktur.
Diridir, hayatı elinde tutandır.
O’nu ne uyuklama tutar ne de uyku.
Göklerde ve yerdekilerin hepsi O’na aittir.
İzni olmadan O’nun katında kim şefaat edebilir!
Onların önlerindekini ve arkalarındakini bilir.
İlminden ancak O'nun dilediği kadar kavrarlar.
Kürsüsü gökleri ve yeri kapsar.
Onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez.
O yücedir, büyüktür.
https://okuyun.github.io/Kuran/#v=2:255
Ayete adını veren kürsü kelimesi "oturacak yer, sandalye" anlamına gelir. "Taht" anlamındaki arş kelimesine benzer. Her ikisi de müteşâbihtir ve genellikle "hükümranlık" olarak anlaşılır.
Okunuşu:
vesi’a kursiyyuhus-semâvâti vel-ard
"Muteşâbihen mesânî" kavramının özü, Kuran'da bazı konuların çiftler halinde sunulması. Hem anlam, hem de şekil olarak çiftler var. Yani, ayetler yada kavramlar birbirine bakıyor, destek veriyor.
Referans: Muzaffer Ecevit, Kur'an'ın Müteşabihen Mesani Özelliği, İstanbul Güzel Sanatlar Matbaası, 2005
Yazar, örnek olarak seçilen bu ayetin sekiz cümlesini ikişer yönden ikiye bölüyor:
* Dilbilgisi yönünden müsbet (olumlu) ve menfi (olumsuz) ayırımı. Sırasıyla her müsbet cümle doğruyu söylüyor, her menfi cümle ise dinleyenlerin aklına gelebilecek bir yanlışı düzeltiyor.
* Anlam yönünden muhkem (öz) ve mufassal (ayrıntı) ayırımı. Ayetin başı ve sonu konunun özünü anlatırken, ortasında ayrıntılı açıklamalar yer alıyor.
Müsbet/menfi ayırımını açık ve koyu renklerle belirttim.
Muhkem/mufassal farkını da mavi ve sarı renklerle gösterdim.
![]() |
Ayetin tamamı burada |