Âl-i İmran suresinde anlatılan ilginç bir olay:
37. Rabbi onu (Meryem’i) güzel bir şekilde kabul etmişti. Onu güzel bir bitki olarak yetiştirmiş ve Zekeriya’yı onun bakımıyla görevlendirmişti. Zekeriya onun yanına mihraba her girişinde orada bir rızık bulurdu. “Meryem, bu sana nereden (geliyor)?” dediğinde, “Bu Allah katındandır, Allah dilediğine hesapsız rızık verir” demişti.
okuyun.github.io/Kuran/#v=3:37
Ülkemizdeki camilerin mihraplarının üstünde, çoğu zaman bu ayetin bir parçasını okuruz. Genellikle, içindeki mihrab kelimesine kadar yazılır, ayetin önemli mesajı yazılmaz. "Orada rızık bulurdu" parçasının da yazıldığı ancak bir örnek buldum.
Lakin, bu kelime zaman içinde anlamını değiştirmiş. Garibce'den dinleyelim:
İçinde mihrab kelimesi geçen dört ayette [bu kelime] "mabette ön tarafta ibadet için ayrılmış küçük hücre" anlamındadır. Zekeriya peygamberin kefaletinde olan Meryem mabede adanmıştı ve Mihrab’da kalmaktaydı. Zekeriya peygamber Mihrab’a her girdiğinde onun yanında (keramet kabilinden) bir takım yiyecekler görürdü. ... Buradaki mihrabın tarihî olarak bir önemi var. Oysa bunun bizim mescitlerdeki mihrapla ilgisi sadece lafız birliğinden ibarettir. Bizim mihraplara yazacağımız en uygun yazı, (2/144) âyeti olmalıdır.
İnşa halinde bir mihrap |
Okunuşu:
kullemâ deḣale ‘aleyhâ zekeriyyel-mihrâbe
vecede ‘indehâ rizkâ
Ayetin önemli mesajı yazılmış: orada bir rızık bulurdu |
Mihraplarımızı süsleyen bu ayet aslında çok önemli bir ders veriyor: Olmayacak sanılan işler, dua ile mümkün olur: kız çocuk mabede adanır, orada rızkını bulur, babasız çocuk doğurur. Sonraki ayette, Hz Zekeriya'nın buna imrenerek nasıl içtenlikle yalvardığını okuyoruz.