Gönülleri doyuran ancak Allah'ın zikridir:
Ra'd 28. Onlar ki iman etmişlerdir ve kalbleri Allah'ın zikri ile yatışır, evet ancak Allah'ın zikri ile kalbler yatışır.
https://okuyun.github.io/Kuran/#v=13:28
Gönülleri doyuran ancak Allah'ın zikridir:
Ra'd 28. Onlar ki iman etmişlerdir ve kalbleri Allah'ın zikri ile yatışır, evet ancak Allah'ın zikri ile kalbler yatışır.
https://okuyun.github.io/Kuran/#v=13:28
Hicretten bir yıl sonra Kıbleyi değiştiren ayet:
Bakara 144. Yüzünü göğe çevirişini elbette görüyoruz. Seni memnun olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. Yüzünü Mescid-i Haram'a çevir! Siz de nerede olursanız olun, yüzlerinizi onun tarafına çevirin!
okuyun.github.io/Kuran/#v=2:144
Bazı camilerin mihraplarında bu ayetin bir parçası yazılıdır. Medine'de namaz içinde yaşanan kıble değişimini hatırlattığı için, mihrapların üstüne çok uygun. Yine Garibce'ye kulak verelim:
Bizim mihraplara yazacağımız en uygun yazı, (2/144) âyeti olmalıdır. Nitekim birçok camimizin mihrabında ve giderek de daha çok artan bir şekilde bu ayet yer almaktadır.
Mescid-i Haram (ya da Kur'an dilindeki el-mescidil-haram) "hürmetli mescit" anlamında sıfat tamlamasıdır. Baştaki "el" takısını atarak mescidil-haram denirse, hatalı bir isim tamlaması olur.
Âl-i İmran suresinde anlatılan ilginç bir olay:
37. Rabbi onu (Meryem’i) güzel bir şekilde kabul etmişti. Onu güzel bir bitki olarak yetiştirmiş ve Zekeriya’yı onun bakımıyla görevlendirmişti. Zekeriya onun yanına mihraba her girişinde orada bir rızık bulurdu. “Meryem, bu sana nereden (geliyor)?” dediğinde, “Bu Allah katındandır, Allah dilediğine hesapsız rızık verir” demişti.
okuyun.github.io/Kuran/#v=3:37
Ülkemizdeki camilerin mihraplarının üstünde, çoğu zaman bu ayetin bir parçasını okuruz. Genellikle, içindeki mihrab kelimesine kadar yazılır, ayetin önemli mesajı yazılmaz. "Orada rızık bulurdu" parçasının da yazıldığı ancak bir örnek buldum.
Lakin, bu kelime zaman içinde anlamını değiştirmiş. Garibce'den dinleyelim:
İçinde mihrab kelimesi geçen dört ayette [bu kelime] "mabette ön tarafta ibadet için ayrılmış küçük hücre" anlamındadır. Zekeriya peygamberin kefaletinde olan Meryem mabede adanmıştı ve Mihrab’da kalmaktaydı. Zekeriya peygamber Mihrab’a her girdiğinde onun yanında (keramet kabilinden) bir takım yiyecekler görürdü. ... Buradaki mihrabın tarihî olarak bir önemi var. Oysa bunun bizim mescitlerdeki mihrapla ilgisi sadece lafız birliğinden ibarettir. Bizim mihraplara yazacağımız en uygun yazı, (2/144) âyeti olmalıdır.
İnşa halinde bir mihrap |
Ayetin önemli mesajı yazılmış: orada bir rızık bulurdu |
Mihraplarımızı süsleyen bu ayet aslında çok önemli bir ders veriyor: Olmayacak sanılan işler, dua ile mümkün olur: kız çocuk mabede adanır, orada rızkını bulur, babasız çocuk doğurur. Sonraki ayette, Hz Zekeriya'nın buna imrenerek nasıl içtenlikle yalvardığını okuyoruz.
Umutsuz zamanların ilacı:
Talak 7. İmkânı geniş olan, imkânına göre harcasın; rızkı daraltılmış olan da Allah’ın kendisine verdiğinden harcasın. Allah kimseyi ona verdiğinden başkasıyla sorumlu tutmaz. Allah zorluktan sonra kolaylık yaratacaktır.
https://okuyun.github.io/Kuran/#v=65:7
İbrahim suresinde, Hz Musa konuşuyor:
7. Rabbiniz size “Şükrederseniz elbette size (nimetimi) artırırım; nankörlük ederseniz şüphesiz ki azabım çok şiddetlidir!” diye bildirmişti.
https://okuyun.github.io/Kuran/#v=14:7
from Freepik |
Hattat: Emre Özdemir |
by Imad Shiekh Asad |
Küfür kelimesi burada "inkar" değil, şükür'ün zıddı olan "nankörlük" anlamında. Şükür, verilenleri arttırıyor, lakin küfür nimetleri azaltmak yerine azaba yol açıyor.